12 Nisan 2015 Pazar

Modern Zaman Günah Batağı: Instagram Odağında Müslümanlık-Kul Hakkı-Dedikodu Üçgeni

Bir yalanla başlayalım, %99'u Müslüman olan bir ülkede neler olmuyor ki! (Siz hâlâ %99'u Müslüman sananlardan mısınız? Ha, Anadolu'nun kıçı kırık dandik bir memleketinde yaşamınızı idâme ettiriyor yahut Gazi Üniversitesi gibi muhafazakarlıkla -oruç tutmayanı dövme muhafazakarlık örneği- meşhur bir üniversitede okumuşsanız hâlâ bu yalana inanabilirsiniz, izin verdim.) Amma velâkin bizim konumuz maalesef bu değil. Bahsettiğimiz %99'un rahat %40'ı (hep böyle sallamasyon sayı, oran falan vermek istemişimdir. şimdi onu değerlendiriyorum) kendisini muhafazakar olarak tanımlar. Zaten hepimiz dini en iyi şekilde bilmekteyizdir. Bundan yana hiç birimizin kendinden şüphesi yoktur. Olmasına da gerek yoktur zaten. Nasılsa her birimiz ayrı bir dünya, ayrı bir muhteşem, ayrı bir eşref-i mahlukat, ayrı bir dahi ve ayrı bir aydınız. Hâlbuki olan aslında daha farklıdır. Fakir beyinlerimiz iki gıdım teknoloji sayesinde kendi çevremiz dışındaki hayatlarla tanışınca çıldırmıştır. Bunun en güzel örneği ise instagramdır. Şimdi instagramkolik insanların nasıl Müslümanlık'tan (+den/+dan ayrılma hâl eki) uzaklaşmakta olduğunu anlatmaya çalışacağım sizlere.

Öncelikle belirtmek gerekir ki "dedikodu" denen kavramın İslami tanımı belirgindir: "Kişinin duyulmasından yahut konuşulmasından hoşnut olmayacağı kusurlarının-özelliklerinin-yaptıklarının başkalarına anlatılması". Çok belirgin bir tanım olduğunu düşünüyorum bunun. Kişi hakkında doğru ya da yanlış hatalı-eksik şeylerin başkalarına iletilmesi onun hakkında başkalarında kötü düşünce doğuracağı için kul hakkına girer. E kul hakkını da Allah affetmez. Kul affederse ancak affolmuş sayılır. Ancak ahirette o dedikodusunu yaptığın kul, eğer ki denildiği gibi orada kendi derdine düşecekse affedersin ama ağzına sıçsan o hakkı helal ettiremezsin. E bu durumda uzak durulması, dikkat edilmesi gerekilen bir şey bu dedikodu. "Kardeş eti yemek" şeklindeki bir benzetme içeriyor yine terminolojide. İlginç yani. Tiksinç, uzak durulası. Amma çoğu Müslüman ne yapıyor, herkesin kıçındaki pantolondan başındaki eşarba, aldığı nefese kadar dedikodusunu yapıyor. Teknoloji de bir güzel sizi sevk ediyor. Nasıl mı? Haydi bir de bunu anlatalım! (Haydi gel benimle ol oturup yıldızlarda bakalım dünyadaki resmimiiiizeeeee)

Önce şuradan başlayalım. Normal şartlar altında dedikoduyu çevremizde tanıdığımız insanlarla sınırlandırırız. Maksimum TV'de gördüğümüz 2-3 ünlü dedikodu soframızın tuzu biberi olur. Gün içinde toplasak 10 kişinin dedikodusunu yaparız (ayh sayılaaaar <3) Annelerimiz güne gittiğinde "Ayh, dedikodu yapıyorlar orada, ben gitmem taaaammıaaa" şeklinde cümleler dahi kurarız. Hâlbuki dedikodu yapıp yapmadıklarını bilmemekle beraber bu hoşnut olunmayacak cümle vesilesi ile tekrar kardeş eti yeriz (ay, korku filmi gibi, çok seviyorum bu kardeş eti lafını). Aslında her birimiz aynı bokuzdur. Her neyse. Elimizde akıllı telefonumuz, sadece fotoğraf-resim paylaşılan bir mecraya gireriz (feysbuktan ve hatta tivitırdan daha yatkın dedikoduya bu mecralar). Bu mecra tahmin ettiğiniz üzere instagramdır. Öncelikle anasayfamızda bir geziniriz. Arkadaşlar ne yemiş ne içmiş, gözümüze gözümüze nelerini hangi mutluluklarını sokuşturmuşlar falan. Bunları incelerken zaten bir posta kendi kendimize yargılarız insanları. Sonra sıra gelir heşteglerde ne var ne yok bakmacaya. Bitmek bilmez bu gezinti. Kendimiz her şeyi yapabiliriz, zira kendimiz dini en iyi bilenizdir. Başkası bilemez. Başlarız kıyafet eleştirmeye, başlarız böyle tesettür mü olur demeye. Kişi kendinden sorumlu iken, evrimin son noktasına ulaşmış bir zihin yapısına kavuşmamışken her şeyi eleştirme başlar. Sonra kendimiz bunlarla ilgili "kepsler" paylaşmak sureti ile farolaştığımız herkesi bu dedikodularımıza, eleştirmelerimize, ahlak dersimize, Tesettürlü zat-ı muhteremin saçı gözükmüştür yandan, şaldan boynu gözükmüştür, fazla renkli giymiştir, fazla dar giymiştir. Her birimiz mükemmel Müslüman olduğumuz için de onu eleştirme hakkına sahibizdir. Kardeş eti yedikçe (ooo yeeee) daha da mükemmel Müslüman oluruz. Zira onun o kıyafeti bizim yaptığımız dedikodudan daha büyük günahtır -bizce-. Elimizde bir günah ölçer yok iken cennetlik-cehennemlik ayrımını yaparız. 

İşte sevgili gönül dostlarım (ooo yeee! işte bu! işte bu! tam havaya girdim), instagram denen Yahudi bozması bu mecra (biraz nefret söylemi ile şıklaştıralım yazımızı) bizleri aslında kardeş eti yemeye sevk eden, rezil rüsva bir mecradır. Günde 10 kişinin dedikodusunu yapacakken bu instagram sayesinde 20, 30 ve hatta 500 kişinin dedikodusunu yapabilir hâle geldik. Bu Yahudi oyunu ile zihnimize egemen dış mihraklar cehennemi garantilememizi istiyorlar. Böylece Müslüman toplum gittikçe bozuluyor.

Ve'l hâsıl-ı kelâm, ecnebilerin ve hatta gavurların bizlere oynadığı bu oyuna düşmeyelim. Instagram hesaplarımızı bir bir kapatıp tövbe edelim. Diğer tarafta hakkını yediğimiz bu insanların bizi affetmesi için dua edelim ve bir daha böyle mecraları kullanmayalım. Hayırlı günler dilerim hepinize!

(Kendimden geçtim sonlarda resmen ha!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder