İşte tam da bu ruh hali içerisindeyim. Her blog açışımda (daha evvelkileri hep kapadım, hep ama) bir "ilk yazı" sorunu yaşadım. Sırf bu yüzden blog açmadığım zamanlar da oldu. En doğrusu açıp, ilk yazıyı yazamayıp kapadığım. Böyle "bir şeyler yazayım, insanlar okusun" dedim; bazen yazmaya cesaret edemedim, bazen yazdığımı haber vermeye. Açıp kapatıp az biraz yazdığım blogları insanlar görmemiştir bile. Bir-iki insan görmüştür, "ne diyor la bu mal" deyip kapamıştır. Ben olsam kapatırdım yani.
Şimdi ben neden blog açıyorum? Niçin açıyorum? İşte bu soruya yanıt veremiyorum; veremeyeceğim de. Amaçsız goygoy mu olmalı bu blogda, anime-manga izlenimleri mi, feminist yazılar mı, yoksa ciddili başka şeyler (yazdığım hikayeler, siyaset, makale vs) mi olmalı? Ortaya karışık dahi gidebilirim. Zaten bu kararsızlık, işleri birbirinden ayıramama bitiriyor beni. Hayatımın sonuna kadar böyle mi olurum acaba? Ne kadar sürer ki hayatım? Sonuna kadar diyorum da, sanki 90 yaşında öleceğim. Halbuki bir halt bilmiyorum.
Romantik İslamcı olsaydım, "edebi zevkim" o yönde gelişseydi daha mı rahat olurdum acaba? İki ağlaklık, iki helal-haram muhabbeti, araya serpiştirilmiş çay ve "nargile" (sigaraya karşı olup nargile sevmeli bu nesil) muhabbetleri, ah Filistin vah Filistin desem, başka hiçbir zulmü görmesem, 20 şair ve yazar arasında gezinip başkasını bilmesem, sade "İtibar" dergisini takip etsem daha mı rahat olurdu? Daha mı sevilirdim bu dünyada? Daha mı bilgili, kültürlü, insancıl zannedilirdim? Daha mı sevilesi bir sevgili olurdum? Hem o zaman yapacağım tüm "kendini beğenmişlikler" zekaya ve kültüre bağlanır, kendimi daha rahat hissederdim. Ya da "nasılsa inançlı" denilerek "fıtrat" bahanesi ile yırtardım.
Sonuç olarak "romantik İslamcı" değilim. "Müslümanım" diyerek dini kimliğimi söylesem dahi, edebiyat okumuş olmama rağmen "romantik İslamcı" olma yoluna gitmediğimden belki de, kimliğim sorgulanıyor yine bu "romantik İslamcılar" tarafından. İnsanın kafa göz dalası geliyor. Dediklerini umursadığımdan değil, böyle bir sorgulamaya dahi gitmelerinin hadleri olmamasından ötürü.
Öyle postmodern de değilim, olamadım. Post'u geçtim, modern de olamadım ki! Bir yerlerin bir yerlerinde sıkışmış kalmışım. Hani saatlerinizi alan bir pasta yapıyorsunuzdur, yemek için sabırsızlanıyorsunuz ama bir türlü hazır olamıyor. o hazırlamaya başlayıp hazır olma süreci bir türlü geçmez ya, işte öyle bir hal benimkisi. Şimdi böyle bir benzetme yaptım ya, yine dışlanırım ben. "Ne biçim edebiyatçı bu" derler arkamdan. Edebiyat okudum diye ben edebiyat yapacak değilim ki. Sanatçı değilim ki. O yeteneğim yok ki benim. Anca okuyorum, anca açık buluyorum, ruh hali tesbit ediyorum, "şerefsiz cinsiyetçi" diyorum. Bu kadar benimkisi. Bu kadar edebiyatçıyım yani. "Edebiyatçı olma hali" nedir zaten onu da anlamış değilim, anlayamayacağım da. Belki de bu yüzden hep eleştirileceğim.
Feministim diye de eleştirilmeye alıştım mesela. Eleştirenlerin feminizmin ne olduğunu bilmemesi açıkçası beni mutlu ediyor. Çünkü karşımdakilerin bilmeden atarlandığını, bu sebeple de aslında zekası düşük varlıklar olduğunu biliyorum. Kendine gereksiz güven mi bu bilmiyorum ama feminizm hakkında bilgi sahibi olup öyle atarlansalar, benim göremediğim bir şeyleri görmüş olduklarını düşüneceğim. Ama bilmeyenlerle konuşmaya kalkmak zor. Çünkü inanılmaz bir ego sarmış çevrelerini. O sebeple "he anam babam he" deyip geçip gitmek gerekiyor.
Ha bir de anime-manga faslı var. Asla otaku olduğumu iddia etmedim. Sadece Japon kültürünü sevdiğimi, anime ve manga okumaktan zevk aldığımı söyledim. Dönem dönem izlediğim, okuduğum şeylerden bahsetmekten mutluluk duydum. Bu kadar. Öyle her Allah'ın günü bilmem kaç bölüm izlediğimi söylemedim. Uzman da değilim ama bazı şeyler (açıklar, psikolojik arka plan, göndermeler vs. yani edebiyatta da olan şeyler) dikkatimi çekiyor. Bu kadar. Öyle "çizimi şöyle olsun, böyle olsun" takıntım da yok. Gönderme olsun, metinler arasılık olsun, kurgu düzgün olsun bana yeter. Bu kadar. Tüm derdim bu yani. Öyle işte. Çok bilgili felan değilim ama kendimce ilgileniyorum, kendimi mutlu edecek kadar.
Saçmalamanın dibine vurmuşken yazıyı noktalamak gerek. The Tea Party günlerin tam hız devam etmeli. http://www.last.fm/user/teorx müzik keyfim için de beklerim.
Saygılar, sevgiler bizden efendim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder