1 Aralık 2024 Pazar

Kitaplarımın Hikâyesi mi?

Namdar Rahmi Karatay Kitaplarımın Hikâyesi'nde (Kitap elimde olmadığı için hatırladığım biçimi ile aktarıyorum.) kitaplarını, onlara duyduğu sevgiyi ve kitaplıklarını anlatır. Karatay, Naci Fikret Baştak'ın çocukluklarında bir sürü kitabı olduğunu ve bunları paylaşmadığını aktarır. Kendisi Baştak gibi zengin bir aileden gelmediği için daha az kitap sahibidir. Baştak'ta gördüğü kitapları okumak ister ancak Baştak bunları paylaşmaz. Oradan gelen bir kitap sevdası sarar Karatay'ı. Sorbonne'da doktora yapmak üzere gittiğinde Türkiye'de kitaplarını burada bırakır. Kaldığı odada gözlerini kapatır, her bir kitabının yerini anımsar. Hangi kitabının yanında ne vardı, onları hayal eder. Fransa'da da hatırı sayılır bir kütüphane kurar ancak Türkiye'ye dönerken onları getirmede zorluk yaşar. Fransa'da kaldı gibi hatırlıyorum kitapları ancak yanlış hatırlıyor olabilirim. Kitaplarının hasreti ile kavrulur.

Şimdi bunları neden anlattım? Bende de kütüphane kurma sevdası var. Kitapları da genel olarak kapakları ve sırtları ile anımsıyorum. İsimler kalmıyor çok hafızamda. Kitaplığımdan bir kitabı aldığımda içinde ne vardı, nelere değinmişti söylerim. İhtiyacım olan bilgiyi hızlı bir şekilde o kitabın içinde bulabilirim. Bu bir yerde bir armağan. Bir yerde ise lanet. Çünkü kitabın ve yazarın adını anımsamadığım için kendi kitaplığımda yoksa bulmakta çok zorlanıyorum. Belki de bu nedenle tüm kitaplar elimde olsun istiyorum. Diğer yandan kütüphanede çalışmaktan da çok zevk alan bir insanım. Beni salın, haftalarımı kütüphanede geçirebilirim. Birisi evi temizlesin, yemek yapsın yeter. Kütüphanede çalışmanın benim için nasıl bir zevk olduğunu gerçekten anlatamam, muhtemelen çoğu insan da bunu anlayamaz. 

Durmadan sepete kitap atıyorum çeşitli sitelerde, sıfır ya da ikinci el fark etmeksizin. O kadar kitabı bir anda alacak gelirim tabii ki yok. Ancak parça parça aldıkça sepeti daha da dolduruyorum :). Tekte alabilsem belki birazcık durulurdum. 

Okuduklarım sadece kendi alanımla ilgili değil. Sadece kendi alanımda kalsam yeterince beslenemem de zaten. Çeşitlendirince edebî metine yaklaşım da daha ayakları yere basar hâle geliyor. Farklı alanlarda kullanılan dilin çeşitlenişi zaten apayrı bir zevk. Bir da hatıra okumak muhteşem. "Neler dönmüş Osman?" diyerek okuyorum hatıraları.

Gereksiz uzatmayacağım bu arada bu yazıyı. Karatay'ın Kitaplarımın Hikâyesi kitabı bu yıl tekrar basılmış. İkinci eli çok pahalı idi, muhtemelen düşmüştür fiyatı (Baktım, düşmemiş, artmış.). Sepete bunu da atmak lazım. Herkese de öneririm. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder